Bilgiye sadece sahip olmak değil,

Onu deneyimleyecek kadar yaşamak gerçek öğrenmedir.

 

Yaşayarak öğrenmenin iş dünyasındaki etkisini keşfedin.

 

Bir kaç soru ile başlayalım…

Sahip olduğunuz harika bir öğrenim deneyimini hatırlıyor musunuz? 

Belki 3 tekerlekli bisikletten 2 tekerlekli bisiklete geçtiğiniz zamanı, ilk kez bir kitabı zihninizde canlandırdığınız anı ya da parmaklarınızı kullanmadan aritmetik yaptığınız günü… Belki de iş hayatınızda belirli bir yeteneği kazandığınız zamanı…

Doğduğumuz andan itibaren hepimiz deneyimlerimizden öğreniriz. Bu doğal öğrenme sürecinde, kendi sınırlarımızı keşfeder, yeni beceriler kazanır, zorlukları aşmak için çabalarız. Deneyimlerimiz ve başkalarının deneyimleri üzerine düşünür, analiz eder, gözlemler, yeni fikirler üretir ve bunları uygularız.

Bu öğrenme deneyimi nerede gerçekleşti?

A. Sınıfta, seminer veya workshopta?

B. Bir işi tamamlarken

Eğitimlerimizde yukarıdaki soruya cevap verenlerin %80-85 yakını bir işi tamamlarken diye cevap verirken kalanları formel eğitim ortamlarını seçtiler.

 

Nasıl Öğreniriz?

%10 Okuyarak

%20 Dinleyerek

%30 Görerek

%50 Görerek ve Dinleyerek

%70 Başkalarıyla konuşarak/paylaşarak

%80 Kişisel Deneyimlerden

Deneyimsel öğrenme, çalışanların yeni bir görevde aktif rol alıp, ardından yaşadıkları süreci çözümleyerek öğrendikleri güçlü bir yöntemdir. Bu yaklaşım, çoklu duyuların ve duygusal bağlantıların eğitim sürecine dahil edilmesiyle daha kalıcı öğrenmeler sağlar.

Eğitimlerimizde, takım çalışması, motivasyon, iletişim, yaratıcılık, problem çözme ve liderlik gibi konular özel envanterler ve ölçüm araçlarıyla desteklenir. Katılımcılar bireysel güçlü ve gelişime açık yönleri konusunda farkındalık kazanırken, örgütsel davranış uzmanları tarafından profesyonel geri bildirim seansları yürütülür.

Eğitim öncesinde yapılan ihtiyaç analizleri, envanter uygulamaları ve gözlem çalışmaları, uygulama sürecinde performans analizi ve sonrasında raporlama ile desteklenir.

 

Yaşayarak Öğrenme (DENEYİMSEL ÖĞRENME)

Önce Öğrenme Piramidini Hatırlayalım

Yaşayarak öğrenme yeni bir kavram değildir. Aristoteles bile şöyle demiştir:

“Öğrenmemiz gereken şeyleri en iyi yaparak öğreniyoruz.”

İki bin yıl sonra araştırmacılar Jeffrey Pfeffer ve Robert Sutton da şu görüşü savunmuştur:

“Gerçek öğrenme yaparak elde edilir; okumak, dinlemek veya düşünmek kadar etkili değildir.”

 

DİĞER ÖĞRENME METODLARINDAN FARKLARI NELERDİR?

Yaşayarak öğrenme, bilgi aktarmanın ötesine geçerek bireyde kalıcı davranış değişikliği yaratır.

Bu yöntem, bireylerin sadece zihinsel olarak değil, duygusal ve fiziksel olarak da sürece katılımını sağlar.

Programlarımızda eğlence, konfor alanının dışına çıkma ve öğrenme bir arada sunulur. “Yaşayarak Öğrenme” metoduyla güvenli, destekleyici bir ortamda bireyler deneyimle öğrenir. Eğlence, burada amaç değil; öğrenmeyi destekleyen bir araçtır.

Yaşayarak öğrenme, iş dünyasındaki zorlukları aynalayan uygulamalar sayesinde, eğitimde edinilen becerilerin iş hayatına doğrudan yansımasını sağlar.

Uygulamada Yaşayarak Öğrenmenin Gücü

  • Katılımcılar yalnızca dinlemekle kalmaz; uygular, yaşar ve deneyimler.
  • Başarı ya da başarısızlık durumlarında refleksiyon yaparak gelişim alanlarını keşfederler.
  • Anında geri bildirimlerle yeni yaklaşımlar denemeye motive olurlar.

Paylaşım seansları, eğitimin en kritik aşamasıdır. Uzman danışmanlar eşliğinde gerçekleştirilen bu seanslar sayesinde, katılımcılar yaşadıkları deneyimlerden iş hayatlarına taşıyabilecekleri iç görüler geliştirir.

Deneyimsel Öğrenmenin Ölçümlenmesi

Eğitimlerin etkisini ölçmek için:

  • Satışlardaki artış,
  • Çalışan memnuniyeti skorları,
  • İş verimliliğindeki iyileşmeler gibi somut veriler kullanılır.

Katılımcı geri bildirimleri de, eğitimin kalıcılığını ve etkililiğini ölçmek için önemli bir veri kaynağıdır.

 

YAŞAYARAK ÖĞRENME HER SEVİYE İÇİN UYGUN MUDUR?

Evet!

Deneyimlerimize göre, üst düzey yöneticilerden yeni başlayanlara kadar her seviyedeki katılımcı yaşayarak öğrenme programlarından büyük fayda sağlamaktadır. Direnç gösteren katılımcılar bile deneyim sürecine girdiklerinde öğrenmeye açık hale gelirler.

 

YAŞAYARAK- DENEYİMSEL ÖĞRENME NE ZAMAN KULLANILMALI?

Organizasyonel gelişim, hedeflerin karşılanması veya aşılmasıyla ilgilidir. Verimliliği arttırmak, bölümler arası iletişimi geliştirmek vb. hedefleri başarmak için Yaşayarak Öğrenme çok etkili olacaktır.  Yaşayarak öğrenmenin amacı yetkinlik geliştirmektir. Tek başına bir etkinlik olarak kullanılabilir olsa da, işiniz de sürekli gelişim istiyorsanız, yaşayarak öğrenme ideal bir eğitim programının düzenli bir bileşeni olmalıdır.

 

BUGÜNÜN İŞ GÜCÜ YAŞAYARAK-DENEYİMSEL ÖĞRENMEYİ NASIL KARŞILIYOR?

İşgücüne yeni başlayan genç kuşak için yaşayarak öğrenme yaygın olarak kabul görmektedir; çünkü oyunlar ve aktiviteler aracılığıyla öğrenmeye alışkındırlar. En az birkaç yıl çalışmış olan kişiler genellikle kişisel ve profesyonel gelişim fırsatlarını memnuniyetle karşılarlar. Daha önce PowerPoint sunumlarından öğrenmek durumda kalan deneyimli profesyoneller, yaşayarak öğrenmeyi, hızlı ve daha etkili bir alternatif olarak değiştiriyorlar.

Bazen yaşayarak öğrenmeye karşı dirençle karşılaşırız, ancak istisnasız, organizasyondaki her seviyedeki katılımcılar etkinlikten sonra olumlu yaklaşım sergilemeye başlarlar eğer ruh hallerine etki eden kişisel bir sorun veya problemleri olmadığı sürece.

 

EĞİTİM SONRASI HATIRLAMA VE UYGULAMADA YAŞAYARAK ÖĞRENME NASIL ROL ALIR?

Yaşayarak öğrenme, katılımcılara uzun yıllar boyunca referans alabilecekleri ortak deneyimler ve bir öğrenme dili kazandırır.

E-öğrenme kursları genellikle unutulurken, yaşayarak öğrenme ile edinilen deneyimler yıllarca hafızalarda canlı kalır.

Özellikle eğitim sonrası yapılan düzenli değerlendirme ve geribildirim çalışmaları, katılımcıların gelişimini destekler ve öğrenmeyi kalıcı hale getirir.

 

Kısaca Yaşayarak Öğrenmenin Avantajları:

  • Her seviyedeki çalışan için uygundur.
  • Davranış değişikliğine gerçek inanç kazandırır.
  • Öğrenilen becerilerin işe uygulanmasını kolaylaştırır.
  • Uzun süreli farkındalık ve davranış değişikliği sağlar.
  • Organizasyon kültürüne katkıda bulunur.

 

YAŞAYARAK ÖĞRENMENİN ARTI VE EKSİLERİ?

En büyük risk, deneyimin etkili bir değerlendirme ve yansıtma aşamasıyla desteklenmemesidir.

Bu aşama eksik bırakılırsa, etkinlik sadece eğlenceli bir gün olarak kalır ve istenen organizasyonel dönüşüm gerçekleşmez.

İşte burada Yöne-Team farkı devreye giriyor:

Uzman kadromuzla etkin geribildirimler, detaylı analiz raporları ve gelişimi destekleyen özel yol haritaları sunuyoruz.